Önemli Günler

Dünya Kadınlar Günü, 8 Mart 2016
 

Kadın Kalbinde Sessiz Alarm

Kalp hastalıkları kadın hayatını tehdit ediyor ve kadın ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alıyor. Erişkin kadınların yarısı kalp-damar hastalıklarından ölüyor. Ancak buna rağmen Türk kadını kalbinden şüphelenmiyor. Kadınları kalp krizinin belirtilerine karşı uyaran Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu; "Kadınlarda kalp krizi erkeklerden farklı belirtiler verebiliyor diyor."
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, kadınlarda sessiz ilerleyen kalp hastalıklarına dikkat çekiyor. Tokgözoğlu; "Dünyada kadınların yarısına yakını kalp damar hastalıklarından hayatını kaybediyor" diyor.

ÖSTROJEN KADINLARI KALP HASTALIKLARINDAN TAMAMEN KORUMUYOR, SADECE HASTALIĞIN DAHA GEÇ ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLIYOR
Kadınların kalp krizinden ölüm oranının erkeklerden fazla olduğunu söyleyen Tokgözoğlu, "Avrupa'da kadınların % 51'i kalp damar hastalıklarından, %3'ü meme kanserinden öldüğü halde, genel algı kadında asıl ölüm nedeninin meme kanseri olduğu şeklindedir. Östrojenin kadınları kalp hastalığından koruduğu sanılıyor, halbuki sadece hastalığın erkeklere göre 10 yıl daha geç ortaya çıkmasını sağlıyor." dedi.

BAZI RİSK FAKTÖRLERİ KADINDA DAHA FAZLA HASAR YAPIYOR!
Şeker hastalığı kalp hastalığı riskini erkeklerde 2 kattan fazla, kadınlarda ise 3 kattan fazla arttırıyor diyen Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu; "Kadınlar genelde nikotini daha hızlı metabolize ettiğinden sigara kadınlarda daha fazla risk oluşturuyor. Hele kadın hormon veya doğum kontrol hapı alıyorsa sigaranın oluşturduğu risk daha fazla oluyor. Hiçkimse sigara içmemeli ama kadınlar asla içmemeli. Hareketsizlik kadınları daha fazla etkiliyor. Orta yaş üzeri kadında hareketsizlik adeta sigara içmek kadar riskli" açıklamasında bulundu.

KADINLARDA TİPİK GÖĞÜS AĞRISI OLMAYABİLİR:
Kadınlarda kalp krizi erkeklere oranla farklı belirtiler verebiliyor, TİPİK GÖĞÜS AĞRISI HER ZAMAN OLMAYABİLİYOR. Bu konuda kadınların daha dikkatli davranmaları gerektiğini dile getiren Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu; "Bir kısım kadında tipik göğüs ağrısı olsa da bazen sadece nefes darlığı, bulantı-kusma, çene veya mide ağrısı, çarpıntı gibi yakınmalar da olabiliyor. Tipik ağrı olsa da kadın hasta kalp hastalığı olasılığını kendisine konduramıyor, hekimler de kadınların kalplerinden daha az şüpheleniyor. Göğüste baskı, ağrı, sıkışma hissi olduğunda, özellikle orta yaş ve üzerinde aksi ispat edilene kadar kalp hastalığı olasılığını düşünmek gerekiyor. Şiddetli ağrı varsa bir an önce ambulans çağırmak, oyalanmamak, midedir geçer veya sabahı beklemeliyim dememek hayat kurtarıcı olabilir" uyarısında bulunuyor.

ÇALIŞMALARDAN ÇOK DİKKAT ÇEKİCİ SONUÇLAR ÇIKTI
Türk Kardiyoloji Derneği bünyesinde kurduğumuz Kadın ve Kalp Sağlığı Proje Ekibi kadınlarda kardiyovasküler hastalıklar konusunda araştırma ve eğitim yapmakta, Avrupa Kardiyoloji Derneği ile işbirliği içinde çalışmalarını yürütmektedir. Bu çalışmalar doğrultusunda kamuoyunu ilgilendiren çok önemli sonuçlar çıktığını söyleyen Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu araştırmalar hakkında bilgiler verdi. Tokgözoğlu; "Ülkemizin de katıldığı 24 Avrupa ülkesinde yapılan Euroaspire çalışmalarında hareketsizlik, kilo fazlalığı, psikososyal faktörler gibi yaşam tarzından kaynaklanan sorunların kadınlarda kalp hastalıklarına yakalanma açısından daha önemli olduğu görüldü. Her iki cinsiyetin de sigara içmemesi, sağlıklı beslenip hareketli kalarak kilo almaması, yüksek tansiyon, kolesterol veya şeker gibi risk faktörleri varlığını bilmesi gerekir" dedi.

KADINLARIN KALBİ İÇİN TANI VE TEDAVİDE YENİ STRATEJİLER OLMALI
2007 yılında Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), Avrupa Kalp Ağı (EHN) ile birlikte, konuya dikkat çekmek için Avrupa Kalp Sağlığı Stratejisi çerçevesindeki Avrupa Kalp Sağlığı Projesi içinde "Kadınlar ve Kalp Damar Hastalıkları" programını başlatmış ve bu konu ile ilgili uzmanlara, kamu otoritelerine ve araştırmacılara yönelik önerileri de içeren kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Burada amaç, kadınlarda risk belirleme, tanı, tedavi ve klinik çalışmalar konusunda yeni stratejiler oluşturup mevcut durumun daha iyiye gitmesini sağlamaktır.

KADINLARIN KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN 5 ALTIN ÖNERİ:
1- Asla sigara içmeyin
2- Özellikle orta yaşa girerken kilo almayın
3- Hareketsiz kalmayın
4- Sağlıklı beslenin, işlenmiş gıdalardan,tuz şeker ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durun
5- Özellikle ailede kalp hastalığı varsa hekim kontrolünü ihmal etmeyin

Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu
Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kalp Yetersizliği Günü, 6-8 Mayıs 2016

 

Türk Kardiyoloji Derneği

Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu

KALP YETERSİZLİĞİ GÜNÜ, 6-8 Mayıs 2016 BASIN AÇIKLAMASI

“Kalp Yetersizliğinde Beklenen Yaşam Süresi, Pek Çok Kanserden Daha Kötüdür”

Her yıl mayıs ayının ikinci haftasında birçok ülkede “Kalp Yetersizliği Günü” etkinlikleri düzenlenmektedir. Kalp Yetersizliği Günü'nün temel amaçları, kalp yetersizliğinin toplumdaki farkındalığını artırmak, korunma, erken tanı, belirtiler, uygun tedavi ve yaşam biçimi değişikliklerini vurgulayarak toplumun kalp yetersizliği konusunda bilinçlenmesini sağlamaktır. Türk toplumunun kalp damar sağlığının korunmasını hedef olarak belirlemiş olan Türk Kardiyoloji Derneği’nin Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu, toplumda kalp yetersizliği farkındalığını artırmak amacıyla Kalp Yetersizliği Günü etkinlikleri düzenlemektedir. Bu bağlamda, ülkemizde de ulusal düzeyde kalp yetersizliğinden korunmayı ve etkin tedaviyi destekleyecek politikalar geliştirilmesi amacıyla, Türk Kardiyoloji Derneği’nin önderliğinde “Türkiye’de Kalp Yetersizliği Yol Haritası” hazırlanmış olup TBMM Sağlık Komisyonu, Sağlık Bakanlığı, Kamu Hastaneleri Birliği, Sosyal Güvenlik Kurumu ve tüm sağlık hizmeti yöneticilerine sunulmuştur ve Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından olumlu karşılanmıştır.

Yine geçtiğimiz yıl, Avrupa Kardiyoloji Derneği Kalp Yetersizliği Birliği’nce “Kalp Yetersizliği” ile ilgili aksiyon alınması çağrısı yapılarak aralarında ülkemizin de bulunduğu 36 ülkenin imzası ile bir deklarasyon yayınlandı ve Avrupa Parlamentosu’na sunuldu. Bu deklarasyon “Kalp Yetersizliği” ile ilgili kabaca 6 ana başlıkta aksiyon alınması çağrısında bulunmaktadır.

1) Kalp yetersizliği farkındalığının artırılması ve bunun bir öncelik olarak algılanması.
2) Kalp yetersizliği gelişimini önleyici faaliyetlerin desteklenmesi.
3) Kalp yetersizliği bakımı sürecinde görev alan sağlık personelinin eğitilmesi.
4) Kardiyologlar ve hemşirelerin kalp yetersizliği konusunda uzmanlaşmalarının özendirilmesi.
5) Hastaların zamanında tanı almaları ve yeteri kadar tedavi edilmeleri konusunda sağlık sisteminin tüm basamaklarının organize edilmesi.
6) Kalp yetersizliği yönetiminin geliştirilmesi için ulusal bazda politikalar oluşturulması.

Kalp yetersizliğinin görülme oranları hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Önümüzdeki 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getirmektedir.

Kalp yetersizliğinin giderek artan oranlarda görülmesinin önemli nedenleri vardır. Günümüz modern tedavi yöntemleriyle kalp krizi, kalp damar hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığına bağlı ölümler engellenebilmekte ve yaşam süresi uzamaktadır. Ancak bu hastaların büyük bölümünde zamanla kalp yetersizliği gelişmektedir. Dolayısıyla bu hastalıkların son açtığı kapı kalp yetersizliğidir. En önemli faktörlerden bir diğeri de toplumların yaşlanmasıdır. Yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranı artış göstermektedir. 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riski %20’dir. Toplumda kalp yetersizliği görülme oranı, genel olarak %2-3 iken, 70 yaş sonrası bu oran %10’a, 80 yaş sonrası %15-20’lere çıkmaktadır. Ülkemizde yaşam süresi son 15-20 yıl içinde yaklaşık 10 yıl uzamıştır. Bunun neticesinde yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl içinde de 2 kat daha fazla artması beklenmektedir. 60 yaş üzeri nüfusumuz bugün 7.5 milyondur ancak 2023 yılında 14-15 milyon olacağı öngörülmektedir. Kalp yetersizliği olgularının %50’ye yakın bölümü 60 yaşın üstündeki bireylerdir. Bugün için Avrupa ülkelerinde 15 milyon, Amerika Birleşik Devletleri’nde 6 milyon, ülkemizde ise 2 milyondan fazla kalp yetersizliği hastası bulunmaktadır. Bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2-3 kat artacağı öngörülmektedir.

Kalp yetersizliği kendini başlıca nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulma şeklinde gösteren klinik bir tablodur. Bunun yanında öksürük, iştahsızlık, vücut ağırlığında değişiklik, gece sık idrara çıkma, yorgunluk ve bitkinlik de görülebilen yakınmaları oluşturur. Çoğunlukla bu yakınmalar başka nedenlere bağlanarak atlanmaktadır. Aslında bu yakınmalar ortaya çıkmadan uzun süre önce kalp yetersizliğine zemin hazırlayan faktörler nedeniyle kalpte yapısal değişiklikler başlamakta ve yıllar sonra kalp yetersizliği belirgin hale gelmektedir. Yakınmaları ortaya çıkmış olgular aslında buz dağının su üstünde kalan kısmı gibi düşünülebilir. Bu da kalp yetersizliğine adım atmaya hazır potansiyel büyük bir hasta grubunun olduğu anlamına gelir. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğu tahmin edilmektedir.

Kalp yetersizliği ortaya çıkmış yakınmaları başlamış olan olgu grubunda, erken tanı, hastalığın ciddiyetinin ortaya konması ve buna göre oluşturulacak tedavi planının yakın takip altında uygulanması ölüm oranlarının azaltılması açısından önem arz eder. Bu hastalarda ilaç tedavisine ek olarak yaşam tarzı değişiklikleri (tuzsuz diyet, sebze meyve ağırlıklı beslenme, kilo kontrolü, düzenli egzersiz programları vb.) ve gerekli olgularda kalp pili tedavisi veya kalp şoklama cihazlarının uygulanması yaşam kalitesinin düzeltilmesi ve ölümlerin azaltılmasında etkilidirler. Bu hastaların en önemli sorunlarından bir tanesi de sık hastaneye yatış ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Hastane yatışlarının azaltılması da ancak hastalık konusunda eğitilmiş bilinçli hasta ve hasta yakınları ile mümkün olabilir.

Kalp yetersizliği yaşam boyu devam eden kronik bir hastalıktır. Nadiren veya düzeltilebilir bir nedene bağlı gelişmişse normale dönebilir. Yaşam beklentisi, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, deri kanserleri, meme kanseri, rahim kanseri gibi pek çok kanser türünden daha kötüdür. 5 yıllık yaşam şansı %50’dir. Ciddi nefes darlığı olan ve günlük aktivitesi belirgin kısıtlanmış olanlarda ise 1 yıllık yaşam beklentisi %50’dir. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek toplumun kalp yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olabilir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Prof. Dr. Mahmut Şahin
TKD Başkanı


Prof. Dr. İbrahim Sarı
TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı

 

KALP YETERSİZLİĞİ HASTALARINA ÖNERİLER

Kalp yetersizliği, yaşam boyu tedavi gerektiren kronik bir hastalıktır. Nadiren, tamamen normale döner.

Kilonun korunması: Kalp yetersizliği vücut ağırlığınızda hızlı değişikliklere neden olabilir. Birkaç gün içinde vücut ağırlığının 2-3 kg’dan fazla artması kalp yetersizliğinde kötüleşme olabileceği anlamına gelir. Hastanın aldığı idrar söktürücü ilacın dozunu doktor kontrolünde artırması gerekir. Kısa zaman içerisinde istemsiz kilo kaybı da ciddi bir durumun habercisi olabilir. Bu durum, yeterli miktarda kalori almamaya, veya kalp yetersizliğinden dolayı kas kitlesi kaybına bağlı olarak gelişebilir. Ayrıca idrar söktürücü ilaç dozunuzun fazla olduğu anlamına da gelebilir.

Tuz tüketimi: Kalp yetersizliği hastalarında tuz tüketimini kontrol altına almak önemlidir. Tuz tüketimini azaltmak için öncelikle masalardan ve görünür yerlerden tuzlukları kaldırmak, daha fazla sebze meyve tüketmek, yağ oranı düşük ve işlenmemiş gıdaları tercih etmek, tahıl ve balık tüketimini artırmak gerekir.

Sıvı alımı: Kalp yetersizliği olan çoğu hastada günlük alınması gereken toplam sıvı miktarı 1.5-2 litre civarındadır (bu miktara su, çay, kahve, meyve suları, çorbalar, süt ve gazlı içecekler dahildir). Günlük sıvı tüketimini azaltmada büyük bardak ve kupa yerine küçük bardakları tercih etmek, bir defada fazla miktarda sıvı almak yerine sıvı alımını gün içerisine yaymak, suyu ve meyveleri soğuk olarak tüketmek faydalı olabilir.

Alkol tüketimi: Kişinin eşlik eden kalp hastalığı varsa, fazla miktarda alkol tüketmek kalp hızını ve kan basıncını yükseltir. Bu durum, alkol bağımlılarında alkolik kardiyomiyopati denilen kalp yetersizliğine neden olabilir. Genel bir öneri olarak günlük alkol tüketiminin 1-2 bardağı geçmemesi önerilir (bir bardak içecek tipik olarak bir şişe bira veya bir kadeh şarabı veya benzer miktarda alkol içeren eşdeğerlerini ifade eder). Kalp yetersizliğine bağlı şikayetler ciddi ise alkol tüketiminden tümüyle uzak durulmalıdır.

Potasyum alımı: Kalp yetersizliği olan hasta idrar söktürücü ilaç kullanıyorsa bunun sonucunda potasyum kaybı oluşabilir. Bu durumda doktorunuz ilaçlarda değişiklik yapabilir veya muz, portakal, kuru erik, soya fasulyesi, patates, kavun, karpuz ve balık gibi potasyumdan zengin gıdaların tüketilmesini önerebilir. Potasyum düzeyi yüksekse potasyum kısıtlayıcı diyet de önerilebilir.

Yağ ve kolesterol: Hastaların uyguladıkları diyet meyve, sebze, balık, kümes hayvanlarının eti, yağsız et, tahıl ve soyayı yeterli oranda içermelidir. Bununla birlikte tüketilen yağların mümkün olduğu kadar doymamış yağlardan olmasına da dikkat edilmelidir.
 

KALP YETERSİZLİĞİYLE YAŞAMAYA UYUM SAĞLAMAK

Doğru bir tedavi ve destek olduğu takdirde ve hastalığın durumuna göre sınırları bilmek kaydıyla kalp yetersizliği olan hastalar yapmak istedikleri faaliyetlerin çoğunu yapabilirler.

Aktivite ve egzersiz: Kalp yetersizliği hastalarının büyük çoğunluğuna egzersiz yapması önerilir. Hastalar egzersiz programına başlamadan, yaptıkları egzersizin miktarını artırmadan veya tipini değiştirmeden önce mutlaka doktora danışmalıdırlar. Egzersize her zaman ısınma hareketleriyle başlanmalı ve bitirirken tempo yavaş yavaş düşürülmelidir. Soğuk veya rüzgarlı havalarda ısınma hareketlerinin dışarı çıkmadan önce yapılması önerilir. Yürüyüş yapmak egzersiz için güzel bir başlangıçtır. Zaten yürüyüş yapıyorsanız, bisiklete binmeyi veya yüzmeyi deneyebilirsiniz. Yaptığınız aktiviteye her zaman yavaşça başlayın ve forma girdikçe miktar ve şiddetini artırın. Nefes darlığı, baş dönmesi, göğüs ağrısı, bulantı veya soğuk terleme hissederseniz yaptığınız egzersizi hemen durdurun. Ağır bir yemekten veya uzun bir açlıktan sonra egzersiz yapmayın. Hafif bir yemekten 1-2 saat sonra egzersiz yapın. Nefes tutma, direnç ve ani hareket gerektiren egzersizlerden kaçının.

Sigara içmek: Kanın oksijen taşıma kapasitesini etkiler, kan basıncını artırır, damarlarda yağ birikimi ve tıkanıklık oluşumuna neden olur. Bütün bunlar kalp yetersizliğini olumsuz etkiler. Sigarayı bırakmak için, hiçbir zaman geç değildir ve sigarayı bırakmak kalbiniz için çok faydalıdır. Sigarayı bırakmak için değişik yöntemler mevcuttur:

1. Nikotin bandı, sakızı veya spreyi kullanmak.
2. Yavaş yavaş günlük içilen sigara miktarını azaltmak.
3. Yemek sonrası sigara içmek yerine dişleri fırçalamak.
4. Sigara içilen ortamlardan uzak durmak.
5. Elinizi ve ağzınızı sakız çiğneyerek veya kağıt karalayarak oyalamak.
6. Egzersizi artırmak ve daha aktif bir hayat sürmek.
7. Küllüğünüzü boşaltmayın. Bu size ne kadar çok sigara içtiğinizi ve ne kadar kötü bir koku yaydığını hatırlatacaktır.
8. Özellikle sigara içenler olmak üzere aile bireylerinizi sigarayla mücadeleye dahil edin, başarı şansınız artacaktır.

Seyahat: Kalp yetersizliği kontrol altında olan hastalar hafif – orta seviyeli seyahatlar yapabilirler. Uzun süreli seyahatlerde özellikle oturur vaziyette durmak ayak bileklerinizde şişmelere ve bazen kramplara neden olabilir. Ayakları düzenli olarak hareket ettirmek faydalı olabilir. Bazı durumlarda doktorunuz seyahat sırasında damarlarınızda pıhtı oluşumunu önlemek için diz üstü destek çorapları giymenizi önerebilir. Seyahate çıktığınızda bütün ilaçlarınızı yanınıza almanız gerekmektedir.

Araç kullanmak: Kalp yetersizliği olan çoğu kişi güvenli bir şekilde araç kullanabilir ancak daha önce ritim bozukluğuna bağlı bilinç kaybı (bayılma) öyküsü olanlar doktoruna danışmalıdır. Şoförlük yapan kişilerin durumlarını gözden geçirmeleri gerekebilir. Ayrıca bazı ülkelerde kalp yetersizliği olanların şoförlük yapması yasaktır. Kalp pili olması genellikle araç kullanmaya ve şoförlük yapmaya engel değildir.

Çalışmak: Kalp yetersizliği kontrol altında olan hastalar uzun yıllar tam zamanlı olarak çalışmaya devam edebilirler. Kişi özelinde bakıldığında çalışabilmeyi kalp yetersizliğinin sebebi, ciddiyeti ve kişinin yaptığı iş belirler. Kişinin uzun çalışma saatleri veya ağır bir işi varsa bunların iyileştirilmesi gerekebilir. İşinizde eğer giderek daha fazla zorlanmaya başlarsanız tedavinizde değişiklik gerekip gerekmediği konusunda doktorunuza danışabilirsiniz ve / veya iş ortamınızda, durumunuza uygun değişiklik yapılabilip yapılamayacağı konusunda işvereninize başvurabilirsiniz.

Aşılanma: Grip ve zatürre gibi enfeksiyonlar kalp yetersizliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Grip ve zatürreye karşı koruma sağlayacak güvenli aşılar mevcuttur.

Sosyal ilişkiler: Kalp yetersizliğinin etkili tedavisi genelde bir takım oyunu gerektirir. Aile bireyleriniz sizi destekleyerek mümkün olduğu kadar aktif bir yaşam sürmenizde anahtar rol oynayabilirler. Kan basıncı ve kalp hızı ölçümü, ilaçların düzenlenmesi gibi tedavi planlarına aile bireylerinizi dahil ediniz. Ailenizle birlikte ortak aktiviteler düzenleyiniz (beraberce dışarı çıkmak, sağlıklı yemekler hazırlamak). Yardım kabul etmekle birlikte mümkün olduğunca bağımsız kalmak istediğiniz konusunda da onları bilgilendiriniz.

Cinsel yaşam ve kalp yetersizliği: Çoğu hasta durumları kontrol altında olmak kaydıyla normal cinsel yaşamlarına devam edebilir. Aşağıdaki öneriler daha rahat ve güvenli bir cinsel yaşam için faydalı olabilir:

1. Cinsel aktivite için stresli olmadığınız, dinlenmiş ve rahat olduğunuz zamanları seçin.
2. Ağır bir yemekten sonra veya aşırı miktarda alkol aldıktan sonra cinsel aktiviteden kaçının
3. Cinsel aktivite çok sıcak veya soğuk olmayan bir ortamda olmalıdır. İlişki sırasında herhangi bir rahatsızlık, yorgunluk veya nefes darlığı hissedilirse ilişkiye devam edilmemelidir. Sertleşme (impotans) gibi problemler için doktor önerisi dışında ilaç kullanılmamalıdır.

 

Dünya Hipertansiyon Günü, 17 Mayıs 2016

 

DÜNYA HİPERTANSİYON GÜNÜ, 17 Mayıs 2016

"Hipertansiyon, dünyada ölümün önlenebilir en önemli nedenidir." 

Dünya hipertansiyon (HT) günü, son on yıldır her 17 Mayıs'ta dünyanın en önemli sağlık problemi olan hipertansiyona dikkat çekmek için çeşitli etkinliklerin organize edildiği bir gündür. Esas misyonu Türk halkının kalp-damar sağlığını korumak olan Türk Kardiyoloji Derneği de bu günü önemsemekte ve desteklemektedir. 

Kan basıncının normal değerlerden yüksek olması olarak bilinen hipertansiyon (HT), Dünya Sağlık Örgütü'nün raporlarına göre ölümün önlenebilir en önemli nedenidir. Yapılan ulusal ölçekli büyük çalışmalarda 18 yaş üzeri erişkinlerde her üç kişiden birinde, 50'li yaşlardan itibaren her iki kişiden birinde HT olduğu gösterilmiştir. 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusunun yaklaşık 79 milyon olduğu düşünülürse, 18 yaş üzeri 15.5 milyon insanımızda HT olduğu varsayılabilir. TEKHARF çalışması verilerine göre HT en sık Karadeniz bölgesinde görülürken onu Marmara bölgesi takip etmekte, en az Akdeniz ve Ege bölgelerinde görülmektedir. Ülkemizde kentlerde yaşayan erkeklerde 50 yaşından sonra ortalama kan basıncı, kırsal kesime göre daha yüksek bulunmuştur. Kadınlarda böyle bir fark yoktur. Tüm yaş gruplarında kan basıncı kadınlarda daha yüksektir. Türk kadınında kan basıncının erkeğe göre daha yüksek oluşunda daha yüksek bir beden kitle indeksi (obezite) önemli sayılabilir. HT tüm dünyada yaşla birlikte artmaktadır. Türkiye'deki ortanca yaşın her yıl arttığı düşünülürse (yıllık ortalama binde 3) HT ilerleyen yıllarda daha da önemli bir problem olmaya devam edecektir. 

Hipertansiyon, dünyada her yıl 7.6 milyon kişinin ölümüne, 90 milyon kişinin maluliyetine yol açmaktadır. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizde her dört ölümden birinin nedeni HT'dir. Dolaysıyla HT'yi erken tanımak ve tedavi etmek çok önem arz etmektedir. Öyle ki büyük tansiyon olarak bilinen sistolik kan basıncında 2 mmHg'lık bir azalma, koroner arter hastalığına bağlı ölümlerde %7, inmeye bağlı ölümlerde % 10 azalmaya yol açmaktadır. 

Türkiye'de HT farkındalığı TURDEP-II verilerine göre %58.1'dir (kadınlarda %63.2, erkeklerde %48.5). Diğer bir ifade ile HT olanların ortalama %42'si bunun farkında değildir. EURIKA çalışması sonuçlarına göre de farkında olanların ancak 1/3'ünde (%32.1) HT kontrol altındadır. Diğer dikkati çeken bir istatistik de ülkemiz kadınlarının HT farkındalığı ve tedavi sıklığı erkeklere göre daha yüksek olsa da tedavi-kontrol oranları daha düşüktür. Yaşlanmayla birlikte tedavi ve HT kontrol oranları düşmektedir. Gelecekte HT sıklığının özellikle kadınlarımızda yaşlanma, obezite sıklığında artış ve hareketsiz yaşam koşulları ile daha da artması beklenmektedir. 

2000 yılından sonraki süreçte HT farkındalığı, ilaç kullanma sıklığı, tedavi-kontrol oranlarının artmış olması kayda değer olsa da, yeteri düzeyde olmaması ve Avrupa ülkelerine göre geri kalması ve yaşlanan nüfusta düşünülünce kaygı verici olmaya devam etmektedir. Özellikle artan obezite, hareketsizlik ve diyabet sıklığı da hesaba katılınca ülke çapında ciddi adımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla, Türk Kardiyoloji Derneği'nin katkılarının da olduğu Sağlık Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanan "Türkiye Kalp ve Damar Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı Eylem Planı (2015-2020)"nin çok yararlı sonuçları olacağını umut ediyoruz. 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 
 

Prof. Dr. Mahmut Şahin
TKD Başkanı
  Prof. Dr. Hüseyin Uyarel
TKD Hipertansiyon Çalışma Grubu Başkanı
Kalp Yetersizliği Günü, 5 - 7 Mayıs 2017

 

Türk Kardiyoloji Derneği

Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu

KALP YETERSİZLİĞİ GÜNÜ, 5-7 Mayıs 2017 

BASIN AÇIKLAMASI

“Kalp Yetersizliğinde Beklenen Yaşam Süresi, Pek Çok Kanserden Daha Kötüdür”

Her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında birçok ülkede “Kalp Yetersizliği Günü” etkinlikleri düzenlenmektedir. Kalp Yetersizliği Günü'nün temel amaçları, kalp yetersizliğinin toplumda ki farkındalığını arttırmak, korunma, erken tanı, belirtiler, uygun tedavi ve yaşam biçimi değişikliklerini vurgulayarak toplumun kalp yetersizliği konusunda bilinçlenmesini sağlamaktır. Türk toplumunun kalp damar sağlığının korunmasını hedef olarak belirlemiş olan Türk Kardiyoloji Derneği’nin Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu toplumda kalp yetersizliği farkındalığını arttırmak amacıyla Kalp Yetersizliği Günü etkinlikleri düzenlemektedir.

Kalp yetersizliğinin görülme oranları hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Önümüzdeki 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getirmektedir.

Kalp yetersizliğinin giderek artan oranlarda görülmesinin önemli nedenleri vardır. Günümüz modern tedavi yöntemleriyle kalp krizi, kalp damar hastalığı, kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığına bağlı ölümler engellenebilmekte ve yaşam süresi uzamaktadır. Ancak bu hastaların büyük bölümünde zamanla kalp yetersizliği gelişmektedir. Dolayısıyla bu hastalıkların son açtığı kapı kalp yetersizliğidir. En önemli faktörlerden bir diğeri de toplumların yaşlanmasıdır. Yaş ilerledikçe kalp yetersizliği görülme oranı artış göstermektedir. 40 yaş sonrası yaşam boyu kalp yetersizliği gelişme riski %20’dir. Toplumda kalp yetersizliği görülme oranı genel olarak %2-3 iken, 70 yaş sonrası bu oran %10’a, 80 yaş sonrası %15-20’lere çıkmaktadır. Ülkemizde yaşam süresi son 15-20 yıl içinde yaklaşık 10 yıl uzamıştır. Yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl içinde de 2 kat daha fazla artması beklenmektedir. 60 yaş üzeri nüfusumuz bugün 7.5 milyondur ancak 2023 yılında 14-15 milyon olacağı öngörülmektedir. Kalp yetersizliği olgularının %50’ye yakın bölümü 60 yaşın üstüdeki bireylerdir. Bugün için Avrupa ülkelerinde 15 milyon, Amerika Birleşik Devletlerinde 6 milyon, ülkemizde ise 1,5 milyon kalp yetersizliği hastası bulunmaktadır. Bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en azından 2-3 kat artacağı öngörülmektedir.

Kalp yetersizliği kendini başlıca nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulma şeklinde gösteren klinik bir tablodur. Bunun yanında öksürük, iştahsızlık, vücut ağırlığında değişiklik, gece sık idrara çıkma, yorgunluk bitkinlik de görülebilen yakınmaları oluşturur. Çoğunlukla bu yakınmalar başka nedenlere yorumlanarak atlanmaktadır. Aslında bu yakınmalar ortaya çıkmadan uzun süre önce kalp yetersizliğine zemin hazırlayan faktörler nedeniyle kalp de yapısal değişiklikler başlamakta ve yıllar sonra kalp yetersizliği belirgin hale gelmektedir. Yakınmaları ortaya çıkmış olgular aslında buzdağının su üstünde kalan kısmı gibi düşünülebilir. Bu da kalp yetersizliğine adım atmaya hazır potansiyel büyük bir hasta grubunun olduğu anlamına gelir. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğu tahmin edilmektedir.

Hipertansiyon, şeker hastalığı, obesite, kalp damar hastalığı, kronik akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kalp kapak hastalığı, kalp ritim bozuklukları, kalp kası hastalığı veya doğumsal kalp hastalığı, kalp yetersizliğine zemin hazırlayan durumlardır. Dolayısıyla bu olgular kalp yetersizliği için risk altında olan, bir başka deyişle kalp yetersizliğine aday olgulardır. Bu hastalıkların zamanında tespiti ve tedavisi kalp yetersizliğine gidişi önler veya yavaşlatır. Bu nedenle yakınmalar ortaya çıkmadan önceki dönemlerde yapılacak girişimler ile kalp yetersizliği önlenebilir bir hastalıktır.

Kalp yetersizliği ortaya çıkmış yakınmaları başlamış olan olgu grubunda, erken tanı, hastalığın ciddiyetinin ortaya konması ve buna göre oluşturulacak tedavi planının yakın takip altında uygulanması ölüm oranlarının azaltılması açısından önem arzeder. Bu hastalarda ilaç tedavisine ek olarak yaşam tarzı değişiklikleri (tuzsuz diyet, sebze meyve ağırlıklı beslenme, kilo kontrolü, düzenli egzersiz programları vb) ve gerekli olgularda kalp pili tedavisi veya kalp şoklama cihazlarının uygulanması yaşam kalitesinin düzeltilmesi ve ölümlerin azaltılmasında etkilidirler. Bu hastaların en önemli sorunlarından bir tanesi de sık hastaneye yatış ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Hastane yatışlarının azaltılması da ancak hastalık konusunda eğitilmiş bilinçli hasta ve hasta yakınları ile mümkün olabilir.

Kalp yetersizliği yaşam boyu devam eden kronik bir hastalıktır. Nadiren veya düzeltilebilir bir nedene bağlı gelişmişse normale dönebilir. Yaşam beklentisi, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, troid kanseri, deri kanserleri, meme kanseri, rahim kanseri gibi pek çok kanser türünden daha kötüdür. 5 yıllık yaşam şansı %50’dir. Ciddi nefes darlığı olan ve günlük aktivitesi belirgin kısıtlanmış olanlarda ise 1 yıllık yaşam beklentisi %50’dir. Kalp yetersizliği gelişimini engellemek, gelişmişse ilerlemesini yavaşlatmak ve ileri olgularda yaşam süresini uzatıp yaşam kalitesini yükseltmek toplumun kalp yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olabilir.

Prof Dr Yüksel Çavuşoğlu

Türk Kardiyoloji Derneği, Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Önceki Başkanı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, Eskişehir

Kalbinidinlesen ile ilgili içerikler ve güncellemeler hakkında bilgi almak için e-bülten’e üye olun.